
Şekerin beslenmemizde kalıcı bir yeri vardır. Sabah reçelinden akşam atıştırmalıklarına kadar şeker her yerdedir. Peki bu beyaz kristal vücudumuzu nasıl etkiliyor? Ve neden bazı uzmanlar şeker bağımlılığından bahsediyor?
Lüks bir gıda olarak endüstriel şeker

Şeker uyuşturucuya benzer şekilde beynimizdeki ödül sistemini harekete geçirir. Şeker tükettiğimiz anda sevinç ve tatmin duygularından sorumlu olan nörotransmiter dopamin salgılanır. Bu “mutluluk hissi” bizi şekerli gıdalara ulaşmaya devam etme konusunda motive eder.
Sorun: Vücudumuz bu dopamin hücumuna alışıyor. Zamanla aynı iyilik hissini yaşamak için daha fazla şekere ihtiyaç duyarız. Bu, diğer bağımlılık yapıcı maddeler gibi kırılması zor bir kısır döngü yaratır.
Neden endüstriyel şekere ihtiyacin yok ve ince bağırsağın glikoz emilimindeki rolü

İnce bağırsak şeker metabolizmasında önemli bir rol oynar. Burada yiyecekler kendi parçalarına ayrılır ve karbonhidratlar vücudumuzun en önemli enerji kaynağı olan glikoza dönüştürülür. Bu glikoz ince bağırsak duvarından emilerek kana karışır ve böylece kan şekeri seviyesinin yükselmesine neden olur. Sürekli yüksek şeker alımı ince bağırsağa aşırı yük bindirir ve örneğin inflamatuar süreçler yoluyla ince bağırsağın fonksiyonunun uzun süreli bozulmasına yol açabilir.
Bu yüzden endüstriyel toz şekere ihtiyacınız yok çünkü ince bağırsak bunu dengeli bir beslenmeden kendisi karşılıyor.
Fiziksel ve psikolojik sonuçlar
Aşırı şeker tüketimi sadece obeziteye yol açmakla kalmaz, aynı zamanda sağlık açısından başka birçok sonuca da yol açar:
- Kan şekerinde dalgalanmalar: Hızlı bir şeker yükselişini sıklıkla kan şekeri seviyelerinde hızlı bir düşüş izler ve bu durum kendini yorgunluk, sinirlilik ve aşırı istek şeklinde gösterir.
- Daha yüksek tip 2 diyabet riski: Düzenli şeker tüketimi, insülin üretimini aşırı yükler ve insülin direnci riskini artırır.
- Enflamasyon: Şeker vücutta kardiyovasküler hastalıklar ve otoimmün hastalıklar gibi hastalıklarla bağlantılı kronik inflamatuar süreçleri teşvik eder.
- Psikolojik etkileri: Araştırmalar şekerin depresyon ve anksiyeteyle bağlantılı olabileceğini gösteriyor. İniş ve çıkışların sürekli değişmesi duygusal sağlığınızı zorlar.
Modern beslenmede şeker
Büyük bir sorun gizli şekerdir. Soslardan sağlıklı olduğu iddia edilen granola barlara kadar birçok işlenmiş gıda önemli miktarda şeker içerir. Bu, kendi tüketiminizi kontrol etmenizi zorlaştırır.
Şeker tuzağından nasıl kurtulursunuz?

- Bilinçli tüketim: Besinlerin içindekiler listesini okuyun ve şeker içeriği yüksek ürünlerden uzak durun.
- Doğal alternatifler: Meyveler, bal veya hurma tatlı isteğini gidermeye yardımcı olabilir.
- Yavaş azaltma: İstek veya ruh hali değişimleri gibi yoksunluk semptomlarından kaçınmak için şekeri yavaş yavaş azaltın.
- Dengeli öğünler: Yeterli protein, sağlıklı yağlar ve kompleks karbonhidratlardan oluşan bir beslenme, kan şekerini dengede tutar ve iştahı önler.
- Her zaman kendinize şu anda NEDEN tatlı bir şeye ihtiyacınız olduğunu sorun. İçsel bir tatminsizlik mi? Bir şeyi telafi etmek mi istiyorsunuz? Doldurulmak isteyen bir iç boşluk mu var?
Çözüm
Şeker kendi başına “kötü” olmasa da aşırı tüketiminin fiziksel ve psikolojik sonuçları olabilir. Şeker tüketimimizi bilinçli olarak sorgulayıp azaltarak uzun vadede daha sağlıklı ve dengeli bir hayat yaşayabiliriz
Kaynaklar
- Alman Beslenme Derneği e.V (DGE): http://www.dge.de
- Harvard Tıp Fakültesi: „Şekerin tatlı tehlikesi“ (health.harvard.edu)
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO): „Kılavuz: Yetişkinler ve çocuklar için şeker alımı“ (www.who.int)
- Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI): „İnce bağırsakta glikoz emilimi“ (www.ncbi.nlm.nih.gov)
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32617672/ (İnce bağırsak ve glikoz metabolizması)

